5 Şubat 2024 Pazartesi günü ocak ayı enflasyonu açıklanacak. Yükselişin sürmesi beklenirken, piyasada beklentiler de aylık artışın yüzde 6,5 seviyelerinde olması yönünde görülüyor. Koç Üniversitesi’nden Selva Demiralp, Cem Çakmaklı ve Sevcan Yeşiltaş senaryolar eşliğinde, artışın Mayıs-Haziran gibi zirve yapmasının beklendiği, sonrasında da yükselişin sürerek baz etkisiyle matematiksel olarak düşüş olarak görüleceği enflasyonda faiz artışlarının neden düşüşe dönmediğini anlattı.
Kaynak: https://www.bbc.com/turkce/articles/c…
2021 yılında bir eylül günü başladı bu hikaye. Hani derler ya “Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar: Ya bir insan bir yolculuğa çıkar ya da şehre bir yabancı gelir” diye. Bizim hikayemiz de galiba yolculukla başladı. Bu kez insan değil faiz yolculuğuyla.
Faiz oranlarında Naci Ağbal’ın yüzde 19 seviyesi memnuniyet yaratmamış ama ‘şehre gelen yabancı’ kendini tanıtmak için vakit istemişti. Şahap Kavcıoğlu başkanlığındaki TCMB önce kasabayla tanıştı sonra da faizde indirime girişti. 2021 Eylül’de 19’dan başlayan yolculuk, bayır aşağı 2023 Şubat’ta 8,5’te sonlandı. Bayır yukarı giden ise enflasyon oldu. Onun da yolculuğu 19’dan başlarken, 85,51’e kadar uğrasa da 55,18’de baz etkisiyle 38,21’e ilerleyerek yeni yabancıyı karşıladı.
Kasabaya gelen yeni yabancı ise faizi 8,5’ten 45’e taşıdı. Enflasyon da 38,21’den 64,77’e ilerledi. Aynı anda aynı yöne neden gitmişlerdi? Bu nasıl olmuştu? Başka ülkelerin edebiyatında tam tersi olmamış mıydı? O halde hocalara kulak verelim.
Prof. Dr. Selva Demiralp, Doç. Dr. Cem Çakmaklı ve Doç. Dr. Sevcan Yeşiltaş, 2024’te önce yükselişinin sürmesini beklediğimiz, ardından da düşmesini dilediğimiz enflasyona dair bir çalışma yaptı. BBC Türkçe’de Demiralp, bu çalışmayı yorumladı.
Ürün fiyatlarındaki zamlar, vergi artışları ve ücret artışlarıyla başladığımız 2024 enflasyonu ilk meyvesini pazartesi verecek. Biz de hasadın kalitesine bir bakacağız ama malum daha vakit de var, o yüzden ilk 6 ayda ürünler memnun etmeyecek. Bir de 2024’ün ilk ayında yükselen dolar ve euro var. Bu yükselişler de enflasyona destek verecek.
Aşağıdaki grafikte Koç Üniversitesi’nden hocaların enflasyon tahminleri var.
Ana senaryoda ocak ayı enflasyonu 2023’teki gibi yüzde 6,5 olurken, yıllık da değişmeden yüzde 65’te kalıyor. Bu senaryoda mayıs ayında Everest misali yüzde 72 ile zirve yaparken, yıl sonunda yüzde 49 oluyor.
İyi senaryoda ise ocak ayında enflasyon yüzde 5,5 geliyor ve hayat bayram olmasa da mayıs zirvesi yüzde 69’a gerileyerek yıl sonu da yüzde 44 oluyor.
Kötü adamların olduğu senaryoda ise ocak enflasyonu yüzde 7,5 geliyor ve mayıs zirvesi yüzde 75’e çıkarak yıl sonu da yüzde 54’e yükseliyor.
Faizler yükseliyor, enflasyon düşmüyor. Neden?
Mayıs 2023 seçimleri sonrasında Demiralp’in yazısında yüzde 8,5 seviyesinde bulunan faiz için iki ihtimal belirtmişti. O dönem yüzde 40’a yakın enflasyonla güvercin senaryoda faizin önce yüzde 20’li seviyelere, sonra yüzde 30’lı seviyelere çıkması bulunurken, şahin senaryoda da önce 25-30 puanlık faiz artışı sonra da 40’ların üzerine taşınabileceği ve kur ile enflasyon beklentilerinin ‘kontrol altına alınabileceği’ bulunuyordu.
Merkez Bankası, seçimlerin ardından önce başkan Hafize Gaye Erkan’la sonra yardımcıları Cevdet Akçay, Hatice Karahan ve Fatih Karahan’la değişim yaşamıştı. Yönetim ekibi bu iki senaryonun karışımını ortaya koyarken, faizler yüzde 45 seviyesinde ancak enflasyon yüzde 65’lerde bulunuyor.
Peki Merkez Bankası doğru yolu izlemesine karşın enflasyon neden düşmedi?
Demiralp, ‘Bu sorunun tek bir cevabı yok’ diyor. O yüzden cevapları şöyle sıralıyor:
“Faiz artışları önden yüklemeli (proaktif) değil zamana yayıldı.”
Haziran 2023’te 7,5 puanlık faiz artışıyla başlayan faiz artışlarının iniş çıkışları temmuzda 2,5, ağustosta yeniden 7,5, sonra 3 kez 5 puan ve ardından 2 kez 2,5 puanlık artışlarla ‘elinin ne kadar bağımsız olduğu konusunda soru işaretleri yarattığı’ düşünülüyor.
Faiz artışlarının kademeli olmasıyla yabancı sermaye girişi de gecikti bu da enflasyon beklentilerini kontrol altına almaya engel oldu.
“İletişim zayıf kaldı.”
Merkez Bankası ve ekonomi yönetiminde ‘faiz artışı’ yerine ‘parasal sıkılaştırma’ gibi ‘ifadelerin tercih edilmesi’ bağımsızlığın sorgulanmasına, soru işaretlerinin sürmesine neden oldu.
“Tekrar bir U-dönüşü olacağı endişesi.”
Ekonomi politikalarında özellikle 2018’den bu yana görülen keskin değişimlerle, Demiralp ‘bol U-dönüşlerine şahit olduk’ diyor.
Ek bilgi olarak görev süresini dolduran son başkan Erdem Başçı’dan sonra 2016’dan bu yana hiçbir Merkez Bankası Başkanı görevini zamanında tamamlayamadı.
Merkez Bankası’nda değişiklikler
Murat Çetinkaya 2019’da görevden alınırken, yerine gelen Murat Uysal’ın da Kasım 2020’de yerine Naci Ağbal’ın geldi. Ağbal faiz artışlarını sürdürürken, 5 ay sonra onun da yerine Şahap Kavcıoğlu geldi. Faiz indirimleriyle yola devam eden Kavcıoğlu’nun da 2 yıl sonra yerine faiz artışı yapan Hafize Gaye Erkan’a geldi.
Demiralp, bu durumda merkez bankasının ‘mevcut şahin duruşunun’ ne kadar süreceğinin endişesi olduğunu, ayrıca enflasyonla mücadele konusunda da ‘mevcut sıkı duruşun’ istenen iyileşmeyi göstermediğini belirtiyor.
“Düşük faiz politikalarının birikimli etkileri”
Haziran 2023 itibarıyla başlayan ‘sıkılaştırma adımlarının’ etkileri 6 ila 18 ay vadede görülebilirken, Eylül 2021’de başlayan ancak Şubat 2023’te bitse de Mayıs 2023’e dek süren düşük faiz politikalarının da sonucunda oluşan birikimin etkisi devam ediyor.
“Dolaylı vergiler ve zamlar”
Para politikasında oluşan sıkılaşmaya karşın, maliye politikasında ‘vergi reformu’ ve ‘bütçe disiplini’ enflasyonu tetiklemeye devam ediyor.