Fehmi Koru*
Her şey İsrail’in istediği yolda gidiyordu. Mısır ve Ürdün’le sınırlı kalan Araplar’a varlığını kabul ettirme girişimi, ABD eski başkanı Donald Trump’ın devreye girmesiyle ‘İbrahim Mutabakatı’na dönüşmüş ve Körfez ülkelerinin çoğu İsrail ile ikili ilişkiler kurmuştu.
Son olarak Suudi Arabistan’ın da kervana katılması bekleniyordu; hem de hiç gecikmeden…
Bu gelişmelerden aldığı cesaretle, İsrailliler, münasebetli münasebetsiz, Müslümanların Kudüs’teki kutsal mekanlarına giriyor ve orada kendilerine ters bakan Filistinli’yi hapse gönderiyorlardı…
İsrail’in beş kez gidip altıncı kez yeniden eski koltuğuna kavuşmuş başbakanı Benjamin Netanyahu, Filistin’i hizaya getirdiğinden emin, gözlerini ülkesindeki muhalif kesimlere dikmiş, onları daha kolay sindirmeyi sağlayacak bir yargı paketini zorla da olsa yasalaştırmaya kalkışıyordu.
Şimdilerde hayatı Helen Mirrer’li bir Hollywood filmine konu olan İsrail’in eski başbakanlarından Golda Meir’in vaktiyle sözünü ettiği ‘‘En iyi Filistinli ölü Filistinli’dir’’ niyetinin yerine gelmesine ihtiyaç kalmadan, Filistinliler kendi ülkelerinde yok sayılmaya başlamışlardı.
Kimse, Birleşmiş Milletler bile, bir zamanlar herkesin dilinde olan ‘iki devletli çözüm’ formülünü ağzına almaz olmuştu.
Ünlü Mossad’ı ve içeriye dönük Shin Bet’i gibi istihbarat örgütlerine ek olarak, ülkenin teknoloji firmalarının ürünü olan programlarla global çapta dinlemeler yaparak bütün dünyada olup bitenleri anı anına takip edebiliyordu İsrail…
Dün sabaha kadar İsrail bu durumdaydı ve İsrailliler için bir dini bayramın son günü olan dün, bütün bu görüntüyü ortadan kaldıran yeni bir gelişme yaşandı.
Yalnız İsraillileri değil, Gazze’ye tıkılmış ve oradan çıkmaları İsrail ordusunun aldığı birkaç aşamalı tedbirlerle engellenen 2,5 milyon Filistinli’yi de şaşırtan bir gelişmeydi yaşanan: Hamas örgütünün militanları Gazze’yi İsrail’den ayıran sınır duvarlarını yıkıp karşı tarafa geçtiler dün sabah erken saatlerde ve önlerine gelen herkesi sonradan rehine olarak kullanmak amacıyla sınırın kendi tarafına geçirdiler…
Eş-zamanlı olarak Gazze’den İsrail içindeki hedeflere füzeler de gönderildi.
Gazze’den gelebilecek her türlü silahlı/füzeli saldırıya karşı etkili olduğu bilinen ve Almanya’nın da satın almaya talip olması beklenen ‘Iron Dome’ (Demir Kubbe) savunma sisteminin, dünün önemli bölümünde, pek işe yaramadığı görüldü.
Gün biterken, yüzlerce İsrailli’nin rehin alındığı ortaya çıktı. İsrail makamları o kargaşada 300’ün üzerinde kayıp verdiklerini, binden fazla da yaralıları olduğunu açıkladı.
Ortadoğu’daki gelişmeleri yakından izleyen gözlemciler, İsrail’i müthiş aciz gösteren bu gelişmenin, 1973 yılında, yine İsrail için kutsal böyle bir Yom Kippur günü, Mısır ve Ürdün ordularının ani saldırılarıyla başlayan savaştan bu yana, İsrail’in hiç karşılaşmadığı ciddiyette olduğu görüşündeler.
Hamas’ın günler, haftalar, çok muhtemeldir ki aylar öncesinden hazırlığını yaptığı kalkışmadan, İsrail’in o çok övündüğü istihbarat örgütlerinin haberi olmadığı anlaşılıyor.
Filistinlilerden gelecek tehditlere karşı kendilerini koruyacağı güvencesine sahip İsrailliler, dün bütün gün, ordularının nerede olduğunu, neden yardımlarına gelmediğini sorup durdular.
Bunun anlamı şu: Dün yaşanan ve halen devam eden girişim sonrasında, buna nasıl cevap verirse versin, İsrail artık eskisi gibi olamayacak. İsrailliler kendilerini bundan böyle güvende hissedemeyecekler.
Elbette bu durum İsrail siyasetini birebir etkileyecek.
Yaşananlardan Filistinliler ne kazanacak?
İşte bu soruya bugün kesin bir cevap vermek mümkün değil. Yaşananlar dünyanın dikkatine girer girmez, Batılı liderler, İsrail’in yanında olduklarını duyurmak için sıraya girdiler. Batı dünyası dışındaki ülkelerin liderleri de, Hamas militanları asker-sivil ayırımı yapmadan karşılarına çıkan herkesi rehin aldığı için, sivillere karşı girişilen tavrı hoş görmediklerini açıklama ihtiyacı duydular.
Zaten dünyada destekçileri bayağı azalmıştı, Filistinliler bu girişimden sonra kendilerini uluslararası arenada daha fazla yalnız hissedebilirler.
Sokaklar -Batı’da da Doğu’da da- Filistinliler’den yanaydı, bundan böyle de bu durum devam edecektir. Bu da özellikle İslam ve Arap dünyalarında dalgalanmalara yol açabilir. Ülkelerin içlerini karıştıran gelişmelerle bile karşılaşılabilir.
Filistinliler yalnız kurulması mutasavver Filistin Devleti’nin sınırları içerisinde kalacakları varsayılan Gazze’de ve Batı Şeria’da değiller, İsrail’in içinde İsrail vatandaşı olarak yaşayan sayıları hiç de az olmayan Filistinliler de var.
*Bu yazı fehmikoru.com adresinden aynen alınmıştır.