TC Lira yazarı Taylan Büyükşahin, “Halka arzların üzerine çöken kara bulut: Tahtacılar” başlıklı yazısında şunları yazdı:
Borsa gündeminde konuşulmayan, görülmeyen çok önemli bir konu var. Hatta bu meselenin asla dile getirilmesi istenmiyor.
Milyarlarca liralık işlemler üzerinden büyük kârlar elde ediliyor ve bu durum normalleştiriliyor.
Evet, tahtacılardan bahsediyorum…
Borsada bakıyorsunuz gündem hep kendi etrafında dönüp dolaşıyor. Kaç şirket halka arz oldu, BIST 100 endeksi kaça çıktı, indi vs…
Sanki tüm gerçeklik buymuş gibi…
Ayrıntıları anlatacağım…
***
Geçen yıl kasım ayında 1000 Yaüğünüz tahta fotoğrafını, o günkü ziyaretimizde çekmiştim…
Kısaca, şirket hissesini istediğtırımlar Holding‘in halka arz gong töreni sonrası, Borsa İstanbul Genel Müdürü Korkmaz Ergun borsanın kısa bir tarihini anlatmıştı. Dijital sisteme geçilmeden önce kullanılan bazı tahtalar, Borsa İstanbul’un İstinye’deki merkezinde sergileniyor. Ergun da o tahtalarda nasıl işlem yapıldığını göstermişti. Gördi fiyata çıkarıp düşüren kişilere “tahtacı” deniliyor.
Birkaç yıl öncesine kadar tahtacılar sayı olarak çok yoktu. Kendilerini gizlerler, ortaya çıkmazlardı. Ama şimdi her yerdeler…
***
Borsa İstanbul artık ülke ekonomisi için en önemli araçlardan birisi oldu. Çok değil, 5 yıl öncesine kadar 1 milyon yatırımcısı olan borsanın geldiğimiz noktada yatırımcı sayısı 8,6 milyonu aştı.
Büyük şirketler, finansman ihtiyacını karşılamak için sermaye piyasalarını daha fazla ciddiye alıyorlar. Hem faizsiz kaynak girişi hem de kurumsallaşma amacıyla şirketler halka arz olmak istiyorlar.
İstisnalar mı? Elbette var…
“Hazır faizler yüksek, zaten borsaya açılmak fazlasıyla popüler, o halde buradan rant sağlayalım” diyenler de oluyor.
Şahit olduğum bir olaydan bahsedeyim…
Çok sevdiğim bir iş insanı dostum, şirketini halka arz etmek için görüşmelere başladığını söyledi.
Piyasanın popüler yatırım şirketlerinden birisiyle görüşmüş. Benim de fikrimi sordu. Farklı şirketlerle de konuşmasının faydalı olacağını bazı örneklerle anlattım.
Ama bir tedirginliği vardı. Doğrudan konuyu açtım:
“Tahtacılar sana da ulaştı mı?” dedim.
Şaşırdı ve “Evet, sen nereden biliyorsun” dedi.
O kadar çok duyuyordum ki…
Ama esas can sıkıcı nokta şuydu. Yatırım şirketi dolaylı yoldan tahtacı ile çalışmasını önermişti.
Aynen şu ifadeyi kullanmışlar:
“Çalışsanız da, çalışmasanız da olur ama tahtacı ile hareket etmek size fayda sağlayabilir.”
***
Tahtacılar, halka arz sürecindeki şirketlere çok kolay bir şekilde ulaşıyorlar. Hisseyi belirli bir seviyede tutma, yükseltme ve hangi periyotlarda işlem yapacaklarına dair taahhüt veriyorlar.
Sadece halka arz olan şirketlere ulaşmıyorlar. Tahtacılar sermaye sahibi insanları da buluyorlar. “Naktinizi bize verin, borsada kısa sürede 2-3 katına çıkaralım” diyorlar.
İstanbul’un, Ankara’nın lüks otellerinin lobilerinde, restoranlarında bu insanları görebiliyorsunuz.
Önceden kendilerini belli etmeyen, ortaya çıkmaktan imtina eden tahtacılar, şimdi rahat bir şekilde ortalıkta dolaşıyor.
Bu tahtacılar öyle fütursuz bir hale gelmişler ki sosyal medyada bile bazen birbirleri ile kavga ediyorlar.
Vergiden kaçırılan, kayıt dışı ve belki de kara para, bu tahtacılar üzerinden sisteme sokuluyor.
Kapalı otoparklarda bavullarla para alışverişleri yapılıyor.
İş insanları birbirleri ile “Şu tahtacı ile çalışıyorum, sen kiminle çalışıyorsun” diye konuşuyorlar.
***
SPK’nın dönem dönem bu tahtacıları tespit edip, aykırı işlemlerinden dolayı milyonlarca liralık cezalar kestiğini görüyoruz. Ancak SPK tek başına bu işin altından kalkamaz. Mutlaka MASAK ve savcılıklar da devreye girmeli.
Devletin elindeki kayıtlarda bu tahtacıların kimler olduğu, hangi ölçekte işlemler yaptıkları belli. Daha caydırıcı cezalar için bunların savcılık tarafından takip edilmesi gerekebilir.
2-3 milyar TL’lik portföy yöneten tahtacıya verilen birkaç milyon liralık cezanın ve işlem yasağının bir caydırıcılığı yoktur. Bunların fiziki takipleri yapılırsa, HTS kayıtları incelenirse çok derin yapılanmaların da ortaya çıkacağını görebiliriz.
***
Devletin başına bela olmuş bir grup çantacılardı. Şimdi bunların yanına tahtacılar eklendi.
Tahtacıların etki alanı genişlemeye devam ederse, en büyük zararı sermaye piyasaları ve onun yatırımcıları çekecek.
Halka açık şirketlerin bilançoları, yatırımları, kâr veya zararları yerine tahtacılar takip edilirse sıkıntı büyür. Borsanın dinamikleri yerine tahtacıların hareketleri gözetilir.
Eğer bu algı oturursa, şirketlerin halka arzlarına da ilgi azalır. Bu nedenle ilgili kamu kurumlarının hızlı bir şekilde harekete geçmeleri gerekir.
Son olarak şunu da belirteyim…
Bazı yatırım şirketlerinin de bu işleri resmi kimlikleri üzerinden yaptığı ekonomi çevrelerinde daha sık konuşulmaya başlandı.
Acaba bu yatırım şirketlerinin dokunulmazlıkları mı var?